4 Ağustos 2013 Pazar

Göçebe Çocukluğun Boncuklu Yaşpastası


Ne kadar sonra, büyüyünce kıymetini anlayabildiğimiz fakat yaşarken farkında olmadığımız yıllar.
Doğum günü pastasının en süslü,yenebilir çiçekli,boncuklu kısmı tadındaki zamanlardı.
Hoş,o yıllarda zamanın farkında değildik,sokağa çıkma saatini beklerken çektiğimiz ipi bilirdik;yeterdi.
Yetinirdik bir de.Sokakta oynamak için ekmek arası mercimek çorbası yerdik,çabuk doyardık.
'Farklı sokaklarda' geçen pamuk şeker saatlerdi çocukuluğum.Farklı sokaklar dedim çünkü ben çocukken sık sık taşınırdık.Yeni eve alışmak,kolon ve kirişleri tanımak değildi düşündüğüm.
Taşındığımız her evde sokak arkadaşlarımın nasıl olacağını hayâl ederdim.Haylazdı kimisi,kimisi büyüktü bir,belki iki yaş.O zamanlar bizden iki yaş büyük çocuklar abla-abi gömleğini giyerdi.
Yine,yeni taşındığımız evin sokağına alışma zamanı geldiğini hissederdim.Ama alıştım da.Çünkü insanoğluyuz; alışmaya meyilli yaratılışımız.
Sokak arkadaşlarım oldu sayısını ve adlarını halâ hatırladığım.Hep söylerim zihnim biraz kıyak geçiyor hafıza konusunda.Annem balkondan bakınca görmesin diye zemin kat balkonun altındaki boşlukta gizli gizli yediğim eskimolar öksürük olup dile gelirdi.Anneye neden yalan söylenmemesi gerektiğini yavaş yavaş anlayışım tam olarak o günlerde başladı.Yine de çocuktum...
Çoğumuzun hafızasında vardır.Sokakta oynarken babamızın büsbüyük bir sürpriz yapıp bisikleti kucaklayıp arabanın bagajından çıkardığı sahneler.Bisikletlerin arka tekerlerinin yanına vidalanmış,baba yokluğunu aratmayacak destek tekerlekler.Ama ben yine de babamı arardım.Her gün sokakta işten gelmesini beklerken; geldiği an,unuttuğum oyunlar olurdu.Evimiz çok yüksekteydi,asansör düğmesine elim yetişmezdi.Apartmanlar koskocaman,bahçe büsbüyük,mesafeler upuzaktı.Oradaki evimizde oturduğumuz süre boyunca,elim hiç asansör düğmesine yetişmedi.Pasta diliminin boncuklu yıllarını yaşıyordum.İki yıl oturduktan sonra taşındık.Taşınma ânımızı hatırlatma lütfunda bulunmadı hafızam.Anıları bırakıp yeni eve taşınma vaktiydi.Büsbüyük evleri,upuzak mesafeleri geride bıraktım.Geride bıraktım diyorum çünkü üzerinden on beş yıl geçti.Ve ben aynı sokağa tekrar gittim.Bir insanı, hep en son gördüğümüz hâliyle hatırlarız ya,yaşadığım tam olarak oydu.Fakat halâ bıraktığım gibi duruyordu çocukluğuma şahit betonlar.Ebatlar küçülmüştü sanki.Mesafeler kısalmıştı.Oysa benim dünyamda o ana dek halâ büyük ve kocamandılar.Sokakta küçük adımlarla yürüdüm,kısalan mesafeleri uzatabilme umuduyla.Binalar ne kadar yakınmış birbirine,bahçe büyük değilmiş.Sabit duran eşyalara karşı büyüyen bedenim bir tarafta,çocukluk algısında kalmış zihnim öteki taraftaydı.Ortada kalmıştım.Duygularıma elektrikli mikser girmiş gibiydi.Uzun uzun baktım çocukluğuma.Yaşıyor  halâ.İçimde ve bıraktığım sokakta.Çocukluğunuzu geçirdiğiniz yerde sürekli yaşıyorsanız fark etmezsiniz değişen algı ve zamanları.Ama,bir yerlerde bırakıp gittiyseniz uzaklara,döndüğünüzde bulabileceğiniz , 'çocukluğunuz' vardır mutlaka.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder