21 Nisan 2013 Pazar

Beden Parmaklıkların Ardı,Ne Kadar Safî?


Çirkin ruhlar.Aradığım kelime tam da bu.'Çirkin ruh.'
Ruhu çirkin olan çirkinliğinin farkında.Bunu kapatmaya çalıştıkça da çirkinleşiyor.Zaten bunu kimse farketmez.(!)
İnsanlar;sokakta,sahilde,alışveriş merkezlerinde dolaşan irili ufaklı ruhlar değil mi?
Birini seveceksen güzelliğini,çirkinliğini değil,ruhunu seveceksin.
Ruhuyla muhabbet etmediğin sürece,sarıldığında ruhunu hissetmediğin sürece ne gereği var ki?
Ruhuyla gezeceksin,ruhunla güleceksin,ruhuna ağlayacaksın.
Birinin bedenini değil de ruhunu seversen,ikinizden biri boyut değiştirdiğinde hiçbir şey farketmeyecek.
Birinizden biri ötekinin duasını bekleyecek.
Ruhların aşkı,ruhların dostluğu,kardeşliği sonsuza uzanacak böylece.
Durup düşünün beden denilen parmaklıklar olmasaydı,görüş izni olsaydı her an ruhların...
Halâ aynı insanlar olur muydu etrafınızda?
Kaç insana 'seni gerçekten sen olduğun için seviyorum' diyebiliyoruz?
'Seni bana ...... yaptığın için,beni güldürdüğün,benimle ağladığın  vs. için seviyorum' gibi ıvır zıvırlı nedenleriniz varsa atın bir kenara.İsterseniz öyle yaşayın, ruhsatsız.Seçim sizin,sonuç da.
Ruhuna dokundum,ruhuna sarıldım,ruhuyla demlendim bedeninin parmaklıklarını yok saydım.
Birden fazla ruh,uzansın sonsuza

13 Nisan 2013 Cumartesi

Örseleyen Mevsimler


Mevsimsiz yağan yağmur muydu,yoksa lâle soğanları mı zamansız açmıştı?
Doğanın mevsim seçmekte kararsız kaldığı günlerde zihnimin kararsızlığına ''mevsim normallerinde'' diyebilirim.Mevsimsiz sağanaklar,mevsimsiz bahar.Mümkün mü mevsimsizlik?
Bir düşünün mevsimsiz olur mu 'geçiş'ler? Güneşin sarı sıcağı,güzün yazı değil mi kıymeti bilinen?
Şayet topraksa benim özüm,ona karışacaksa  bütünlüğümün ben parçası,normallerim dört mevsim.
Kışı da,nisan yağmurunu da özümde hissederim.
Lâle soğanları, benden de sebeplensin diye.
Söz konusu mevsimlerse;
Zamansızlık var mıdır sâhi?
Hazırlıksız yakalandığında,sağanakta ıslanırsın.Bedelini nezle nezdinde ödersin.
En fazla o kadar.
Zaman,sağanakla boyası silinen fakat,bir türlü sökülüp atılamayan personalarla dolu.

Gökyüzü yanılttı lâle soğanlarını.
Belki de lâleler, yalıtamadı kendini gökten.
Gökyüzü dört duvar.
Lâleler örseli.