20 Ocak 2013 Pazar

Toprak Çekimi Kanunu






Yaşlandıkça küçülüyorum.Boyum kısalıyor,zihnim ve ihtiyaçlarım çocuksulaşıyor.
Onca anıya,onca hüzne,onca sevince şahitlik eden zihnim,bedenim kendine yabancılaşıyor.
Yerçekimine karşı koyamayan ilk şey gözyaşlarımdı.
Yediğim kazıklar,yaptığım hatalar,aldanmalarım,aldanışlarım...
'Hüsranlarımın' sonu,yanaklarımdan tane tane süzülen yaşlardı hep.
Zamanla yerçekimine meydan okumayı öğrettim gözlerime.
Bu sırada birikti takvim yaprakları.
Acımasız olan yıllar değil,yılları acımasızca tüketen biziz.
Omuzlarımda hafif bir çökme,göz kenarlarımda kırışıklıklar...
Bir zamanlar tokalaştığım onlarca el varken,şimdi yanımdakiler bir elin parmakları kadar.
Her biri,zamansız fakat zamanı gelince gitti birer birer.
Yıllarla beraber gözyaşlarım azaldıkça,omuzlarım karşı koyma gücünü yitirdi.
Yaşam, yerçekimiyle işbirliği yapmış, sinsice ele geçirdi omuzlarımı.
Omuzlarım çöktü.
Zaman geçti,günler geçti,geçti işte yıllar.
O zaman,anladım yerçekimi kuvvetini.
Ayaklarım yere sağlam basardı.Çekerdi hep kendine,kendine...

Yer çekiyor bizi, hissettirmeden.
Toprak,bedenimizin ilk numunesi olarak gözyaşlarını alıyor.
Gitgide boyumuz kısalıyor.
Çekiyor yer.Çekiyor toprak.
Son numune;bedenimizi ele geçirinceye dek.





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder